
Bakü, 7 Ekim 2019 – Newtimes.az
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Rusya'nın Soçi kentinde düzenlenen 16. Valday Uluslararası Tartışma Kulübü toplantısına katıldı ve uzun bir konuşma yaptı. İlham Aliyev, 15 dakikalık konuşmasında küresel ve bölgesel jeopolitikanın güncel gelişmeleri bazında Rusya-Azerbaycan ilişkilerinin stratejik niteliğine, Ermenistan yönetiminin son dönemde ifade ettiği sorumsuz açıklamalara, Azerbaycan'ın kararlı tutumuna ve kazanılan başarılara yer verdi. Rusya ile iş birliğinin çeşitli yönleri üzerine değerlendirme yapan Azerbaycan Cumhurbaşkanı, bu sürecin hızlı gelişiminden yana olduğunu kaydetti. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in, Başbakan Nikol Paşinyan'ın Yukarı Karabağ sorunuyla ilgili söylediği popülist ifadelere gereken cevabı vermesi özellikle büyük ilgiye neden oldu. Katılımcılar, Azerbaycan Cumhurbaşkanı'nın anlamlı konuşmasını özenle dinlediler. Bu hususlar bağlamında Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in konuşmasında yer verilen önemli tezler üzerine değerlendirme yapmaya karar verdik.
Tarihi konuşma: gerçekliğe, objektifliğe ve adalete uyğun düşünceler
Dünyanın saygın düşünce kuruluşlarından birisi olarak görülen Valday Uluslararası Tartışma Kulübü 2004 yılında faaliyete başladı. Geçtiğimiz yıllarda önde gelen analistlerin buluşma mekanına dönüşen kulübün toplantılarında uluslararası kamuoyunu ilgilendiren güncel siyasi, jeopolitik, ekonomik, toplumsal ve insani konular ele alınmakta, fikir alışverişi yapılmaktadır. Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin, Soçi kentinde düzenlenen 16. Valday Uluslararası Tartışma Kulübü toplantısına Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'i de davet etti. Cumhurbaşkanı Aliyev'in, Valday Kulübü toplantısındaki konuşması büyük ilgi gördü. İlham Aliyev'in ifade ettiği tezler küresel jeopolitika ve bölgesel güvenliğin sağlanması açısından önemli hususları içeriyordu. Katılımcılar, Azerbaycan Cumhurbaşkanı'nın konuşmasını merakla dinlediler. İlham Aliyev'in ifade ettiği tezlerin her kesi düşündürdüğü açıkca hiss edilmekteydi.
İlham Aliyev, konuşmasını dünya çapında görülen önemli eğilimler ve bu eğilimlerin Avrasya coğrafyasına etkisi bazında Rusya'nın faaliyeti üzerine kısa bir değerlendirme yapmakla başladı. Geçtiğimiz yüz yılın 90'lı yıllarının ikinci yarısından itibaren Rusya'nın çeşitli zorlukların üstesinden geldiğini kaydeden İlham Aliyev, bu süreçte Cumhurbaşkanı Vladimir Putin'in önemli rol oynadığını söyledi. Bu genellikle milli çıkarlara ve devlet geleneğine dayanan Rusya liderinin elde ettiği başarıların objektif bir şekilde değerlendirilmesiydi. Günümüzde politikada lider faktörünün ciddi bir rol oynadığı dünyaya bir kez daha beyan edildi.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı, Vladimir Putin'in üstün rolünü kaydetmesiyle Rusya Cumhurbaşkanı'nın güvenilir ortak olduğuna da vurgu yaptı. Vladimir Putin, Rusya-Azerbaycan ilişkilerinin derinleşmesinin en büyük destekcisidir ve yaşananlar bunun gerçek olduğunu onaylıyor. Geçtiğimiz yıl iki ülke arasında ticaret hacminin yüzde 20 artış göstermesi sıradan bir husus değildir. Azerbaycan, Rusya ekonomisine 1,2 milyard dolar, Rusya ise Azerbaycan ekonomisine 4,6 milyar dolarlık yatırım yapmıştır. Bunun dışında Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Azerbaycan'da yaklaşık 700 Rus şirketinin iş yaptığını da sözlerine ekledi. Günümüzde 130 bin öğrenci eğitim dilinin Rusça olduğu 338 okulda eğitim görüyor. Ayrıca 25 bin öğrenci üniversite eğitimini Rusça almaktadır.
Kaydetmek gerekir ki Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin, konuşmasında Rusya ve Azerbaycan arasında iş birliğinin derinleşmesinin temelini Azerbaycan Cumhurbaşkanı'nın girişimlerinin oluşturduğunu ve İlham Aliyev'in ileri sürdüğü programların başarıyla gerçekleştiğini ifade etti. Ayrıca Rusya'dan teknik malzemelerin alınması çerçevesinde 5 milyar dolarlık bir anlaşma yürürlüktedir. Bu anlaşmanın 3 milyar dolarlık bir kısmı artık gerçekleşmiştir ve iki taraf da bu iş birliğini sürdürmek azmindedir. Bu mesele Aliyev ve Putin arasında yapılan görüşmelerde ele alınmıştır.
Böylece Azerbaycan Cumhurbaşkanı konuşmasında küresel jeopolitik eğilimler bazında Rusya'nın jeopolitik açıdan güçlenmesinin altını çizerek Rusya-Azerbaycan ilişkilerini de bu bağlamda değerlendirdi. Yani bu noktada söz konusu iki bağımsız devletin stratejik ortaklığı ve karşılıklı faydalı iş birliğidir. Azerbaycan, Rusya gibi güçlü ve dünyada söz sahibi olan bir ülke ile eşit hukuklu ortaklığa dayalı iş birliği yapıyor. Elbette, bu gururlandırıcı husus İlham Aliyev'in konuşmasında son derece detaylı şekilde ifade edildi.
Ermenistan-Rusya ilişkileri konusunda böyle bir düşüncenin olduğunu söyleyemeyiz. Çünkü Ermenistan, arka bahçe olmanın yanı sıra hiçbir iş birliği girişimi ve programı sunamamıştır. Galiba, Rusya Cumhurbaşkanı, Ermenistan yönetimine boş laflar yerine somut faaliyet ve girişimlerde bulunması gerektiğine işaret ediyor. Kremlin, Azerbaycan'la iş birliğini somut girişimleri değerlendirerek derinleştiriyor. Ermenistan yönetiminin bu mesajı nasıl algılayacağı konusunda henüz bir şey söylenemez, fakat politik gerçekleri de kimse yalanlayamaz.
''Karabağ Azerbaycan'dır ve ünlem işareti'': net ve kesin cevap!
Bu açıdan İlham Aliyev'in konuşmasında Ermenistan-Azerbaycan Yukarı Karabağ sorunuyla ilgili ifade ettiği tezler son derece ilgi gördü. Çünkü bu tezler tümüyle gerçeği yansıtıyor. Bu noktada Nikol Paşinyan'ın, bir süre önce Ermenistan'ın tutumu konusunda bir 'tez' ifade ettiğini, ayrıca bu düşüncelerini güya Azerbaycan'a da aktardığını, fakat gereken cevabı şimdiyedek almadığını hatırlatmak gerekir. Paşinyan'ın söylediklerinin özeti şöyleydi, ''Yukarı Karabağ (Ermeniler ''Artsah'' diye tanımlıyorlar, fakat bunun neyi değiştirdiyini kendileri de anlamıyorlar) Ermenistan'dır ve nokta. Bundan sonra öyle kararlar almak gerekir ki Ermenistan, Azerbaycan ve Yukarı Karabağ halklarını tatmin etsin.'' Doğal olarak Paşinyan, ''Artsah halkı'' tabirini kullandığında yüz yıllar boyunca Karabağ'da yaşamış olan yerel Azerbaycanlılar'ı (Türkler'i) değil de Rusya imparatorluğunun bölgeye yerleştirdiği Ermeniler'i kastediyor.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Ermenistan Başbakanı'nın beklediği cevabı kısa ve net şekilde, tam bir kararlılıkla gülümseyerek verdi. İlham Aliyev, ''Karabağ Ermenistan'dır'' tabirinin yanlış olduğunu açık şekilde beyan etti. Bu bölgenin statüsü 1921 yılında Kafkasya bürosunun kararıyla ''Azerbaycan'da kalsın'' şeklinde belirlenmiştir. Aralarında Nikol Paşinyan'ın da olduğu bazı Ermeniler ise bahsi geçen kararda ''Azerbaycan'a verilsin'' yazıldığını asılsız bir şekilde iddia ediyorlar. Ermeniler, tarihi belgeleri değiştirmekten asla utanç hissi duymamaktadırlar. Çünkü her zaman olduğu gibi gerçeklerin bilinmesinden korkuyorlar.
Daha eski dönemlerden söz eden Azerbaycan Cumhurbaşkanı, Yukarı Karabağ'ın tarihi, kültürel, demografik, politik, jeopolitik ve diğer açıdan hep Azerbaycan'a aid olduğunu ve şimdi de Azerbaycan'ın olduğunu kesin bir dille beyan etti. Cumhurbaşkanı, bu tezi tarihe düşecek not şeklinde şöyle ifade etti, ''Karabağ Azerbaycan'dır ve ünlem işareti'' Ermeni basını, bu açıklamanın Nikol Paşinyan'ın 'noktası'nı ezip geçtiğini yazdı. Cumhurbaşkanı'nın bu ifadesi gerçekten de son derece etkili, kısa ve objektif bir darbe nitelikteydi.
Bu cevap aynı zamanda Valday Kulübü toplantısına katılanlara da diplomatik bir mesaj içermekteydi: Yukarı Karabağ işğal edilmiştir! Bu işgal hala sürüyor. Sorunun çözümüyle ilgili AGİT Minsk Grubu faaliyet göstermektedir. Minsk Grubu eş başkanları olan ABD, Rusya ve Fransa, uzun süredir Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünün sağlanmasına yardım etmiyor. Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü sözde destekleyen eş başkanları Ermenistan'ın, işgal altında tuttuğu torpaklardan çekilmesi için gereken baskıyı yapmıyorlar. Aksine, kendi çıkarlarını gözeterek sürecin devam etmesine olanak tanımaktadırlar.
Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in, BM Güvenlik Konseyi'nin Yukarı Karabağ sorunuyla ilgili aldığı kararların gereğinin yapılmadığına özellikle vurgu yapması tam da bu açıdan büyük önem arz ediyor. Cumhurbaşkanı, BM'nin bazı kararlarını birkaç gün içinde uygulamaya koyduğunu, diğerleriyle ilgili ise on yıllarca hiçbir adım atmadığını açık şekilde ifade etti. Yukarı Karabağ'la ilgili de aynı durum söz konusudur; BM gerçek anlamda hiçbir iş yapmıyor. Bu nedenle BM, saygınlığını kaybediyor ve örgütün yenilenmesi gerekiyor. Oysa Yukarı Karabağ'la ilgili BM kararları uygulanmalıdır. Aksi takdirde BM'nin varoluş nedeninin sorgulanması lazım.
Yukarı Karabağ sorunu Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü çerçevesinde Helsinki Nihai Senedi'nin prensipleri doğrultusunda çözüme kavuşturulması lazım. Azerbaycan, hep barışçıl bir çözümden yana olduğunu ifade etmiş, şimdi de bu tutumunu sürdürüyor. Fakat bu süreç sonsuza kadar devam edemez ve arabulucular sorunun uluslararası hukuk çerçevesinde çözümünü bir an önce sağlamak zorundadırlar.
Cumhurbaşkanı Aliyev, konuşmasında Azerbaycan'ın elde ettiği başarılara da geniş yer verdi. Ülkede gerçekleştirilen programların sonuçlarını anlattı. Özellikle Azerbaycan'ın son 26 senede istikrarlı bir düzen içinde yaşadığı ifade edildi. Bağımsızlık yıllarında Azerbaycan'ın uluslararası alanda saygınlığı güçlenmiştir. Bunun en önemli belirtilerinden birisi Azerbaycan'ın BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçilmesiydi. Bu başarı Azerbaycan'ın ciddi diplomatik girişimleri sonucunda elde edildi.
Böylece Azerbaycan Cumhurbaşkanı'nın, Valday Kulübü toplantısındaki konuşmasını tarihi öneme haiz bir olay olarak görmek gerekir. Özellikle Ermenistan yönetimine verilen cevap büyük ilgiye neden oldu. Ermenistan Dışişleri Bakanlığı, buna cevap vermeğe kalkıştıysa da komik bir duruma düştü. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, asılsız bir şekilde Azerbaycan'ı saldırgan politika yürütmekte suçladı ve ihtişamlı ibareler sarf etmekle ''insanlıktan uzaklaştırma'' gibi terimler kullandı. Fakat Hocalı soykırımının, mahvedilen Azerbaycanlı mezarlıklarının, kurşuna dizilen ve yıkılan kültürel anıtların, sürülen yüz binlerce Azerbaycanlı'nın ''insanlıktan uzaklaştırma''nın neresinde olduğundan ve bu suçları kimin üsleneceğinden asla söz etmedi.
Ermeniler, bu tür olayların yaşandığını yalanlamaya çalıştıkları sürece hep zorluklarla yüzleşeceklerdir. Çünkü herhangi bir sorunun çözümü gerçeklerin itirafından, yaşanan olayların samimi bir şekilde kabul edilmesinden geçiyor. Yüz sene önce yaşanmamış bir olayla ilgili itiraf bekleyen bir yönetim, dün yaşananları yalanlamaya çalışmakla adaletten ve tümüyle insanlıktan ne kadar uzak olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. İşte Ermeniler'in asıl facıası da bu noktada yatıyor.
Newtimes.az
Macron Fransası ve Doğu Akdeniz siyaseti
Dünya barışı kavramının uluslararası arenadaki mevcut kargaşa içerisinde unutulduğunu ve yerini ne olursa olsun kazanma hırsının aldığını müşahede ediyoruz.
Daha...