Azerbaycan'ın işgalci Ermenistan`a karşı yürüttüğü 44 günlük Kurtuluş Savaşı'nın kesin galibiyetle sonuçlanmasında kardeş Türkiye Cumhuriyeti'nin verdiği hayati nitelikli siyasi-diplomatik desteğin doğurduğu olumlu sonuçlar, her alanda gelecek işbirliğinin şekillendirilmesi için kılavuz olarak görülmelidir. Birlikten doğan gücümüzün, işgalciyi ve destekçilerini nasıl hezimete uğrattığı gerçeği her zaman yolumuza ışık tutmalı, şerefini onardığımız BM başta olmak üzere, genel olarak uluslararası hukuk bizi alkışlamalıdır.
İşgalci Ermenistan ile 1994 yılında varılan "ateşkes" durumunda, aslında, silahlar hiçbir zaman susmadı. Ermenistan`ın işgal durumunu konsolide etmek için Azerbaycan silahlı kuvvetleri ve işgal bölgesine yakın yerleşim yerlerindeki sivil halka taciz ateşleri açmadığı gün yoktu bile denilebilir. "Ateşkes" döneminde, Ermenistan silahlı kuvvetleri tarafından öldürülen askerler, siviller ve özellikle çocuklar hafızalarda tazeliğini korumaktadır. Dolayısıyla, Ermenistan`ın işgalinin günümüze kadar devam ettiği sürede Azerbaycan halkı ve doğal olarak da yönetiminin bağrında işgal ukdesinin açtığı yaralar her geçen gün biraz daha çok ızdırap verir oldu.
1-2 Ekim 2020 tarihleri arasında Avrupa Birliği Devlet ve Hükümet Başkanları Özel Zirvesi Toplantısı'nda birliğin gündeminde olan birçok sorun tartışıldı. Bu üst düzey zirvede Belarus'a yaptırım uygulanması, Dağlık Karabağ'daki Azerbaycan-Ermenistan çatışması ve Türkiye ile Yunanistan arasında Doğu Akdeniz'de devam eden kriz konuları ön plana çıktı. Zirvenin ardından yapılan açıklamalara bakıldığında, öncelikle Türkiye-AB ilişkilerinde Türkiye'nin belirleyici bir aktör olduğu görülüyor. AB içinde yaşanan sorunların yanı sıra, AB'nin bir bütün olarak uluslararası arenada etkileyici bir rol üstlenemediği ve dış politikada karar vermekte çok zorlandığı ortaya çıkmış oldu. Doğu Akdeniz krizi, AB'nin dış politikada etkin bir aktör olamadığını da gösterdi. Bu krizde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un AB'nin karar süreçlerini sınırladığı ve krizin yönetimini engellediği görüldü. Diğer taraftan Almanya bu zirvede çözüm odaklı bir politika sergiledi.
Macron Fransası ve Doğu Akdeniz siyaseti
Dünya barışı kavramının uluslararası arenadaki mevcut kargaşa içerisinde unutulduğunu ve yerini ne olursa olsun kazanma hırsının aldığını müşahede ediyoruz.
Daha...