
Bakü, 9 Eylül 2019 – Newtimes.az
ABD Başkanı Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton'un Ukrayna, Moldova, Belarus ve Polonya gezisinin analizi henüz sona ermeden Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri Nikolay Patruşev, Azerbaycan'ı ziyaret etti. Analistler, Patruşev'in Bakü ziyaretinin de John Bolton'un Doğu Avrupa gezisi kadar beklenmedik olduğu yönünde değerlendirmelerde bulunmaya çalıştılar. Konu Patruşev'in Ağustos'ta Ermenistan ziyareti bağlamında özellikle ilgi doğurmaktaydı. Avrasya coğrafyasında ciddi jeopolitik rekabet içinde bulunan iki super gücün güvenlik konularından sorumlu iki önemli yetkilisinin jepolitik açıdan hassas bölgelere ziyaretleri soz konusu olunca bu tür kıyaslamaların yapılması da sıradan bir husus olarak görülemez. Söz konusu iki yetkili ziyaretleri sırasında nasıl bir teklif götürdüler? Bolton ve Patruşev genel anlamda güvenlik konularına önem verdiklerini ifade ettiler. Fakat bu ifadelerin arkasında hangi faktörlerin durduğu merak ediliyor. Özellikle Patruşev, ziyareti sırasında hangi hususları ele alabilirdi? Bu tür sorular üzerine kapsamlı bir analiz yapmaya karar verdik.
İkinci Güney Kafkasya ziyareti: Patruşev neyi görüştü?
Ermeni analistler, Nikolay Patruşev'in Ağustos'ta Erivan'a yaptığı ve iki günü kapsayan ziyaretini farklı açılardan değerlendiriyorlar. Rusya ve Ermenistan'ın güvenlik alanında sıkı iş birliği açıkca görülüyor. Fakat analistler bazı hususlarla ilgili istihzalı bir yaklaşım izlediler. Net olarak hangi konuların ele alındığına ilişkin bir bilgi alamadıklarından yakınan politika uzmanları iki tarafın da genel ifadelerle yetindiklerine vurğu yaptılar. Sonuçtaysa tarafların çeşitli konuları ele alsalar bile, karşılıklı şekilde anlaşmaya varamadıklarını söylemenin zor olduğunu da kabullenmek gerektiği yönünde bir izlenim oluştu. Analistler Nikol Paşinyan'ın, lüzumsuz yerlerde egemenlik konusunda laflar etmesinin Ermenistan'a zarar verdiğini de belirtiyorlar.
Daha ilginç hususlar Patruşev'in, Azerbaycan'a ziyaretinden önce Ermenistan basınında yer alan haberlere yansımıştır. Şimdi Ermeniler Patruşev'in, Amulsar altın madenine Amerikan-İngiliz şirketinin bırakılmaması yönünde Erivan'a talimat vermek için geldiğini yazıyorlar. Patruşev'in Erivan'dan ayrılmasının ardından Paşinyan, söz konusu meseleyle ilgili iki yetkiliyi görevden aldı.
Göründüğü üzere, Patruşev'in Ermenistan'da yaptığı görüşmelerin asıl içeriğini gizli tutmak için çeşitli dedikodulara yer veriliyor, yahut Rus yetkili, Erivan'da Ermeni yönetimini bazı konularla ilgili sert şekilde azarlamıştır. Kısaca tüm bu meseleler Ermeniler'in iç sorunudur. Fakat Patruşev'in Eylül başlarında Azerbaycan ziyaretinin büyük ilgi görmesi bağlamında kendisinin Ermenistan ziyareti de birtakım hususlar açısından düşündürücü olmaktadır. Konunun temel özelliği Patruşev'in, Rusya Güvenlik Konseyi'nin Sekreteri konumunda ciddi yetki sahibi olmasındadır. Yoksa kendisi Amulsar gibi önemsiz konularla ilgili Erivan'a ziyarette bulunmazdı.
Resmi haberlerden de göründüğü üzere Patruşev, siber saldırı, bilgi güvenliği, terör, aşırıcılık ve diğer konuların yanı sıra iki ülke arasında iş birliğinin önemli yönlerini de ele almıştır. Örneğin görüşmelerde Azerbaycan'la askeri alanda iş birliğinin derinleştirilmesi konusu da masaya yatırıldı. Ayrıca iki ülke arasında ilişkilerin politik, ekonomik, güvenlik ve diğer alanlarda başarıyla sürdürüldüğü ifade edildi. Bunun dışında iki ülkenin devlet başkanları arasında sıkı ilişkilerin iş birliğinin gelişmesinde rolüne de vurgu yapıldı. İki ülkenin aşırıcılığa ve teröre karşı mücadeleye ilişkin yasama ve iş birliği konularında müzakereleri sürdüreceği belirtildi.
Azerbaycanlı analistler, görüşülme olasılığı yüksek olan birtakım konuları da göz önünde bulunduruyorlar. Bu noktada İran'la ilgili durumun gerginleşmesinin bölge için oluşturabileceği risklerin de analizine yer verilmiştir. Diğer konular arasında Azerbaycan, Rusya ve İran devlet başkanlarının üçlü zirvesinin ertelenmesinin nedenleri ve Paşinyan'ın, Yukarı Karabağ'la ilgili ifade ettiği sorumsuz ve popülist söylemler kaydedilebilir. Bu bağlamda Paşinyan'ın, durumu gerginleşdiren ve Azerbaycan'ı açık şekilde askeri operasyonlara başlaması için kışkırtmaya yönelik açıklamalarının ele alınması olasılığı da makul görünüyor. Politika uzmanları, Paşinyan'ın bu tür söylemlerde bulunmakla belirli siparişleri yerine getirdiğini ve asıl amacının Ermenistan'ın savaşta yenilgisinin ardından Rusya'yı suçlamak isteği olduğunu düşünüyorlar. Böylece Paşinyan, Ermenistan'ın jeopolitik açıdan Batı istikametinde yön alabileceğini umuyor.
'Büyük oyun'un bir parçası: jeopolitik mücadele hız kazanıyor
Gerçekten bu tutum pek inandırıcı görünmemektedir. Çünkü arka bahçe konumundaki Ermenistan, Rusya'nın tam kontrolü altında ve Moskova'nın izni olmaksızın savaş alanında bir adım bile atamaz. Paşinyan'ın bencil konuşmasının arkasında da bu husus dayanmaktadır. Yani Paşinyan, ''Yukarı Karabağ'da askeri operasyonları başlatırsanız, Ermenistan'la değil Rusya'yla savaşmak zorunda kalırsınız,'' izlenimi oluşturmaya çalışıyor. Elbet Bakü, bu ayrıntıları iyi biliyor ve herhangi bir kışkırtmalara önem vermeyecektir.
Patruşev'in ziyaretinin mühim jeopolitik ve güvenlik boyutlarını diğer hususlarda aramamız lazım. Patruşev'in sorumlu olduğu alanın kapsamını göz önünde bulundurduğumuzda güresel süreçlerin niteliğini de unutamayız. Net olarak ABD-İran, ABD-Türkiye ve ABD-Rusya ilişkilerinin dinamiğini de dikkatle izlemek gerekir. Amerika'nın eski Sovyet coğrafyasında daha aktif politika izlemeye başladığı açıkca görülüyor. Bunun somut örneğini Doğu Avrupa'da, özellikle Ukrayna, Belarus ve Moldova'da görebiliriz. Bu sıraya Polonya'yı da eklemek gerekir. ABD Başkanı'nın Ulusal Güvenlik Danışmanı'nın son ziyaretinin güzergahı bu açıdan önemli hususlar ifade ediyor.
Patruşev'in Güney Kafkasya ziyareti Bolton'un söz konusu gezisiyle neredeyse eş zamanlı olarak gerçekleşti. Bildiğimiz nedenlerden dolayı Patruşev, Tiflis'i ziyaret edemiyor ve bu yüzden sadece Erivan ve Bakü'ye geliyor. Bu açıdan Güney Kafkasya'da da jeopolitik rekabetin hız kazanabileceği izlenimi oluşuyor. Amerika, Doğu Avrupa'da olduğu kadar Güney Kafkasya'da da Rusya aleyhine faaliyetini aktifleştirebilir. Bu husus bölgede İran ve Türkiye faktörünü güncelleştiriyor.
Net olarak Rusya, İran'a yönelik herhangi bir eylemlerde Güney Kafkasya devletlerinin yer almamasını isterdi. Rusya aynı şekilde Türkiye'ye karşı da herhangi bir girişimin olmasını istemezdi. Bu husus doğrudan Ermenistan'a ait. Ermenistan'ın Batı'daki destekcileri Ankara'nın bağımsız politika hattına darbe indirmek için Ermenileri terör, aşırıcılık ve ayrılıkçılık gibi faaliyetlerde maşa olarak kullanmaya çalışabilirler. Moskova, Türkiye'nin bu tür girişimleri kararlılıkla bertaraf ettiğini ve bu yüzden Erivan'ın da aklını başına toplaması gerektiğini iyi biliyor.
Elbet konu güvenlik olunca savunma meselesi de aktüelleşiyor. Bu açıdan Patruşev'in askeri teknik iş birliği alanında ilişkileri derinleştirmenin önemine vurğu yapması sıradan bir husus değildir. Moskova, Güney Kafkasya'daki ortaklarını askeri açıdan temin etmekle diğer ülkelerin söz konusu devletleri etkisi altına almalarına da engel oluyor. Böylece Rusya askeri açıdan kendisi için daha net bir manzara oluşturuyor.
Bu süreçte ülkelerin yönetimleri arasında iş birliğinin ve kişisel ilişkilerin iyi düzeyde olması önemli bir şart olarak ortaya çıkıyor. Rusya ve Azerbaycan yönetiminin iki konuda da ilişkileri yeteri kadar iyi düzeydedir. Patruşev, Rusya Cumhurbaşkanı'nın ilişkilerin üst düzeyde olmasından duyduğu memnuniyeti ve iş birliğinin sürdürülmesi azmini dile getirmişdir.
Kaydedilenler hususlar bağlamında bölgesel güvenliğin sağlanmasının önemi açık şekilde görülmektedir. Rusya, bölgede istikrarsızlığın meydana gelmesinden yana olmadığını ifade ediyor. Çünkü Moskova gerçek anlamda Avrasya'da birleştirici misyonunu yerine getirmeye başlamıştır. Vladimir Putin'in, Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile görüşmesinde yeni güçlü bir örgütün kurulabileceği yönünde mesaj vermesi kaydedilenleri onaylayan husus olarak değerlendirilebilir. Putin, G7'den daha büyük ve Rusya'nın yanı sıra Türkiye, Çin, Hindistan'ın da yer alacağı yeni bir örgütün kurulmasının mümkünlüğüne vurğu yaptı.
Bu gelişmeler Güney Kafkasya'nın da bulunduğu büyük bir jeopolitik alanda ciddi süreçlerin yaşandığı anlamına geliyor. Artık yeni düzeyde güç dengesinin oluşturulması ihtimali boy gösteriyor. Coğrafyaya baktmızda Türkiye, İran, Rusya, Hindistan ve Çin gibi büyük devletleri bir arada tutabilecek bir örgütte Güney Kafkasya'nın kaderinin de çözüme kavuşacağı mümkün gözüküyor. Bu durumda doğal olarak ülkelerin birer fonksiyonu olacaktır. Örneğin Ermenistan, kendisine verilen talimatları yerine getiren bir ülkeden daha üstün bir statüye erişemez.
Oysa bölgesel konuların Azerbaycan'la görüşülmesi gerekiyor. Çünkü bölgesel lidere dönüşen Azerbaycan, kararlı faaliyetiyle geniş bir alanda süreçleri etkileyebilir. Örneğin Azerbaycan, enerji güvenliğinin sağlanmasında, medeniyetler ve dinler arası diyalogun oluşmasında ve ''Bir Kuşak, Bir Yol'' projesinin gerçekleşmesi sürecinde aktif şekilde yer alıyor.
Böylece Patruşev'in Azerbaycan ziyareti bölgesel jeopolitik süreçle küresel eğilimlerin kavuşuğu açısından güncel önem arz ediyor. Moskova-Bakü iş birliğinin üstün perspektif vaat ettiği zamanla kanıtlanacaktır.
Newtimes.az
Macron Fransası ve Doğu Akdeniz siyaseti
Dünya barışı kavramının uluslararası arenadaki mevcut kargaşa içerisinde unutulduğunu ve yerini ne olursa olsun kazanma hırsının aldığını müşahede ediyoruz.
Daha...