
Bakı, 2 dekabr 2014 – Newtimes.az
Türkiye-Ermenistan ilişkileri zaman zaman çeşitli platformlarda gündeme taşınmakta ve bu bağlamda sınır kapısı tartışmaları yapılmaktadır. Aslında sınır kapısının kapatılması Türkiye-Ermenistan ilişkilerindeki konulardan sadece bir tanesidir. Türkiye Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Ermenistan’ın bağımsızlığını tanımasına rağmen iki ülke arasında normal diplomatik ilişkiler kurulamamıştır. Bunun nedenleri Ermenistan’ın soykırım iddialarının tanınmasını dış politikasının amaçlarından birisi olarak koyması ve Türkiye’nin toprak bütünlüğünü de açıkça tanımamasıdır. Dağlık Karabağ sorunu ve Azerbaycan topraklarında süren işgaller ise Türkiye-Ermenistan kara sınırının kapanmasına yol açmıştır. Ermenistan Bağımsızlık Bildirgesi’nin 11. maddesinde açıkca "Ermenistan Osmanlı Türkiyesi ve Batı Ermenistan’da 1915 soykırımının uluslararası alanda tanınması için çabaları destekleyecektir''. demektedir. Ayrıca Ermenistan Türkiye ile sınırların tespit edildiği Kars Antlaşmasıyla ilgili net ifadeler kullanmamaktadır. Ancak bunlara rağmen 1993 yılında Kelbecer’in işgaline kadar iki ülke arasındaki sınır açıktı. Türkiye, Ermenistan’ın işgal politikasına devam ettiğini ve bu politikada bir değişme olmayacağını anladığında yaptırım olarak kara sınırını kapatmıştır. Böylece Türkiye, toprakları işgale uğrayan Azerbaycan’a yönelik o anki şartlarda verebileceği desteği göstermiştir. Gerçi Hocalı soykırımından, Ermeni kuvvetlerin Nahçivan’a saldırısına kadar Dağlık Karabağ çatışması sırasında çeşitli olaylar Türkiye’de kamuoyunda Azerbaycan’a askeri destek verilmesi çağrılarına neden olmuş ve bunu talep eden gösteriler düzenlenmiştir.
Dağlık Karabağ sorununda 1994’teki ateşkes sonrası süreçte ise Türkiye çözüm için diplomatik kanalların harekete geçirilmesi noktasında çaba sarfetti. Ancak sorun çözülemediği gibi ateşkes hattında ortaya çıkan çatışmalarla alevlenme riski taşımaktadır. Bu durum Türkiye-Ermenistan sınırının kapalılığının devamına yol açmıştır.
Sınırın açılması için ABD ve AB’nin ısrarının nedenleri:
Ermenistan’ın Rusya’nın neredeyse hiç bir itirazla karşılaşmadan asker bulundurduğu bir ülke olması ve giderek ortaya çıkan Rusya-Batı karşıtlığında Rusya ekseninde yer alması ABD ve AB’yi rahatsız etmektedir. Hatta özellikle ABD’deki diaspora da bu durumdan memnun değildir. Bu bakış açısıyla Türkiye-Ermenistan sınırının açılması halinde Ermenistan’ın Batı’ya entegre olabileceği ve Rusya’ya bağımlılıktan kurtulacağı ileri sürülmektedir. Bu argümanın temel zayıflığı ise Ermenistan ekonomisinin mevcut durumu nedeniyle kara sınırı açılsa bile Türkiye ile ticarette önemli bir artışın olmayacağı ve Rusya’nın Ermenistan ekonomisi içerisindeki enerji sektörü başta olmak üzere ağırlığının azalmayacağı gerçeğini göz ardı etmesidir. Aslında Ermenistan’ın Avrasya Ekonomik Birliği’ne dahil olma kararıyla birlikte Türkiye-Ermenistan sınırı açılırsa Ermenistan üzerindeki Rusya etkisi azalır yaklaşımı anlamını yitirmiştir.
Türkiye-Ermenistan sınırı açılırsa, soykırım iddiaları nedeniyle zor durumda kalan, Türkiye ile ilişkilerin bozulmasını istemeyen bazı yönetimlerin eli rahatlar argümanı da ileri sürülmektedir. Bu da çok temeli olan bir yaklaşım değildir. Zira Türkiye-Ermenistan sınırı açılsa hatta Türkiye ile Ermenistan müttefik bile olsalar diaspora soykırım iddialarıyla ilgili faaliyetlerine aynı şekilde devam eder. Konu Türkiye-Ermenistan ilişkilerinden bağımsız bir şekilde ileri sürülmektedir.
Yine de Türkiye ile Ermenistan arasında protokoller ısrarlı çabalar sonucunda imzalanmıştır. Protokollerde Dağlık Karabağ sorunundan bahsedilmemesi ve yürürlüğe girmesinden itibaren 60 gün içinde sınırın açılacağının ifade edilmesi Azerbaycan’da rahatsızlığa neden olmuştur. Protokollerde yer alan tarih alt komisyonunun kurulması maddesi de diasporanın Ermenistan yönetimini eleştirmesine yol açmıştır. Protokollerin yürürlüğe girmesi için Ermenistan’daki mevzuata göre önce Anayasa Mahkemesi’nin Ermenistan Anayasası’na uygun bulması gerekiyordu. Ermenistan Anayasa Mahkamesi protokolleri Anayasaya uygun bulmasına rağmen içini boşaltan bir yorum yaptı. Örneğin, hiç bir Ermenistan yönetiminin "soykırımın” gerçekliğini sorgulayamayacağını ifade etti. O zaman tarih alt komisyonunun niye kurulacağı sorusu ortaya çıkıyor. Ermenistan Anayasa Mahkemesi, Türkiye-Ermenistan sınırını da "geçiş işlemlerinin yapılabilmesi amacıyla” tanıyor. Bu durum sınırı tanımaya ilişkin belirsizlik ve soru işaretleri ortaya koyuyor ve protokolleri anlamsızlaştırıyor.
Türkiye açısından ise Dağlık Karabağ sorununda Azerbaycan topraklarının işgali nedeniyle kapattığı sınırı, sorun çözülmeden açması zaten rasyonel olmayacaktır.
Türkiye Dağlık Karabağ Sorunu Çözülmeden Sınırı Neden Açmamalı?
Türkiye Ermenistan’la olan sınırını kapatmasının sebebi ortadan kalkmadan sınırı açmamalı. Dağlık Karabağ sorunu çözülmeden yapılacak böyle bir hamle Azerbaycan’la ilişkilerde etkisi uzun yıllar sürecek tahribata yol açacaktır. Ayrıca bölge ülkelerinde, Türkiye’nin en yakın ilişkisinin olduğu, stratejik ortağı düzeyindeki bir ülke için çok önemli bir konuda kararlı duramadığı izlenimine yol açacaktır. Türkiye’den en yetkili ağızlardan sorun çözülmeden sınırın açılmayacağının teyit edildiği düşünüldüğünde yapılacak aksine bir hamle Azerbaycan’ın hayal kırıklığını artıracağı gibi Türkiye için ciddi bir prestij kaybı anlamına gelir.
Türkiye’nin Ermenistan sınırını Dağlık Karabağ sorunu çözülmeden açması hem etik açıdan hem de reel politik bakımından uygun olmayacaktır. Etik açıdan Azerbaycan topraklarını işgal altında tutan üstelik işgali sona erdirmek konusunda bir iradesi olmayıp tersine işgali kalıcı hale getirmeye çalışan Ermenistan ile sınırı açmak sorunlu bir yaklaşım olur. Üstelik işgalin sona erdirilmesini isteyen BM kararları vardır ve uygulanmayı beklemektedir. Reel politik açıdan ise Türkiye’nin Ermenistan sınırını açmasıyla elde edebileceği kazanç ve buna karşın kayıplarına baktığımızda ortada ciddi bir orantısızlık vardır. Ermenistan sınırının Dağlık Karabağ sorunu çözülmeden açılması Azerbaycan ile ilişkileri zedeler. Azerbaycan 103 milyar dolar GSMH olan ve Star rafineri ile Türkiye’de tek bir projeye en fazla para yatrıan ülke konumundadır. İki ülke arasında Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı, Bakü-Tiflis-Erzurum doğalgaz boru hattının yanında, halen inşa halinde olan Azerbaycan’dan Gürcistan üzerinden Türkiye’ye uzanan demiryolu projesi vardır. Bununla birlikte boru hattı alım sözleşmesinin 14 Ekim 2014’de yapıldığı ve 2020’de yıllık 16 milyar metreküplük kapasiteden 2026’da 31 milyar mertreküpe çıkarılması düşünülen TANAP projesi ile Türkiye ile Azerbaycan arasında güçlü bağlar oluşmuştur. Bunlar dikkate alındığında 20 milyar dolar GSMH olan, ekonomisi üzerinde Rusya’nın söz sahibi olduğu ve bir enerji kaynağı olmayan Ermenistan’ın Türkiye’ye sunabileceği bir şey yoktur.
Türkiye’nin Dağlık Karabağ sorunu çözülmeden Ermenistan sınırını açması ''soykırım'' iddiaları konusunda diasporanın politikasını değiştirici veya faaliyetlerini azaltıcı bir etki yapmayacağı için bu bakımdan da anlamlı olmayacaktır.
Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi ve özellikle sınır kapısının açılması için Türkiye’de lobi yapanların ortaya koyduğu veriler Ermenistan’ın ekonomik gerçekleriyle bağdaşmamaktadır. Ayrıca Dağlık Karabağ sorununun Türkiye-Ermenistan ilişkilerinden bağımsız olduğu argümanı ise Türkiye’nin niye Ermenistan sınırını kapattığı gerçeğini göz ardı etmektdir. Ermenistan’ın işgalci konumunu sürdürmesini dikkate almadan Ermenistan’ın Batıya yakınlaşacağı düşüncesiyle önemli miktarda mali destek veren ülkeler ise Ermenistan’ın Avrasya Ekonomik Birliği’ne dahil olmasıyla henüz yeterince itiraf etmeseler de hata yaptıklarını görmüşlerdir. O ülkelerin vergi veren vatandaşları işgalci bir ülkeye, politikasını değiştirmediği ya da değiştireceğine dair işarette vermediği gerçeğine rağmen verilen paraları sorgulamalıdırlar.
Dağlık Karabağ gibi bölgedeki istikrarsızlığın en önemli kaynağı olan sorun çözülmediği takdirde Kafkasya’da kalıcı barış sağlanamayacağı gibi Türkiye-Ermenistan ilişkileri de normalleşmeyecektir.
98 il sonra: Dağlıq Qarabağın taleyi dəyişdi
SSRİ tərəfindən Dağlıq Qarabağa muxtariyyət verilməsinin növbəti ildönümündə Azərbaycan Prezidenti İlham Əliyev faktiki olaraq, muxtariyyətin ləğvi haqqında fərman imzalayıb.
Davamı...